24 Şubat 2011 Perşembe
Gözden Kayıp – İrem Tok
İrem’in sergisine ilk girdiğimizde onun nakavt olduğunu görüyoruz. Nitekim, bu basit bir espriden öte, bir düşüşe, dikey düzlemden yataya geçişe ilişkin, çalışmaların geneline yayılmış bir durum.
Çünkü sergide yoğun bir konumlandırma kaygısı hissediliyor. Galeri mekanın iki katı tıpkı gök, yer ve yeraltı düzenlenmiş. Burada ilk göze çarpan periskop (ki bence sergideki en gereksiz çalışma, çünkü herşeyi çok açıklıyor) şüpheye yer bırakmıyor. Bu yüzden sergideki işlerin birbirleriyle bağı çok güçlü ve bu bağ bir çok sergide olduğu gibi sadece işlerin kendi içlerindeki göstergeleriyle değil konumsal göstergeleriyle de vuku buluyor. Bu gök-yer-yeraltı(sualtı) konumlandırması, şüphesiz çalışmaları görünürdeki pop-art dilinden başka bir duruma, daha mistik ya da şiirsel bir dile taşıyor. Çizgifilmin dili de bu şiirselliği kitschleştirmekten uzaklaştırıyor.
Zizek’in Sapık filmi üzerine yaptığı eleştiriyi okuyanlar hatırlayacaktır. Filmdeki evin üçün katını süpergo-ego-id olarak okumak mümkündür… Serginin alt katındaki bir duvarın arka kısmında da çalışma olduğunu düşünerek oraya yöneldim fakat o bölümün galerinin deposu olduğunu farkettim. Eski çalışmalar, bir takım malzemeler, toz vs. Böyle bir sergide, yani galeri mekanın bu kadar önem taşıdığı bir sergide her şey gözünüze takılabiliyor. (Galerilerin bu konuda duyarlı olmaları gerek. Sergi gezerken sekreterin masasını görmek istemiyorum.) O depo Zizek’in eleştirisini doğrudan aklıma getirdi. İrem Tok’un alt kattaki çalışmaları da bunu doğrular nitelikte. Tıpkı rüyalarda olduğu gibi, sanatçı kendisini, sürekli boşlukta aşağıya düşen bir figür ya da suyun dibinde resmediyor. Üst kattaki uçak figüründe olduğu gibi doğrudan katastrofik korkularımıza dokunuyor. Sergi mekanı bilincin katmanlarını sembolize eder hale geliyor. Fakat biz hala burada tıpkı Inception filmindeki asansörde olduğu gibi, Batılı dikey katmanlardan söz etmenin dışına çıkamıyoruz. Okuyucu olarak yataylara yayılmış, sınırların bulanıklaştığı, “ağlı” bir bilinç modeline ihtiyaç duyuyoruz.
Sergi, 5 Mart’a kadar Outlet‘ de ziyaret edilebilir.
22 Şubat 2011 Salı
“Fade Away” – İrem Tok at Outlet Gallery@ Cornucopia
İrem Tok’s first exhibition at Outlet Gallery is full of surprises, not all of which are necessarily pleasant. On entering this small space just off of Boğazkesen Caddesi, the first thing you are presented with is a submarine’s periscope extending from the floor; this links the main space with a downstairs gallery in which a pair of animations, jointly entitled Tension, display the artist’s own image. This contrasts the external and internal aspects of the individual, in a way inverting the periscope to allow those on the outside to look in. The main body of work, displayed on the ground floor, is comprised of sculpture and lenticular prints, which change as the viewer shifts position. The tone is rather dark. A toy parachutist is weighted down with a boulder; a plane flies towards a tightrope-walker; a pair of severed arms sporting boxing gloves (above) lie in the centre of the room. The general sense of physical danger seems appropriate to works described by the artist as based on “individual risks and decisions as well as on self-protection.” Not always the easiest of exhibitons, certainly – but never boring. Once again Outlet, under the direction of Azra Tüzünoğlu, has succeeded in its aim of bringing innovative and challenging art to Istanbul in an independent setting.
Boğazkesen Cad., Kadirler Yok. no.69, Tophane. Entrance free. Until 5 March.
Keşfe dönüşen Tophane yürüyüşü@Radikal
Başka bir yetkin sergi
Her ne kadar ünlü küratör Necmi Sönmez, lebriz.com’daki yazısında Galeri Non’daki Nazım Dikbaş sergisi için “Hiç kuşkusuz şu an İstanbul’da açık olan en yetkin kişisel sergi konumuna sahip olan bu sergileme” dese de, aynı mahallede bir başka yetkin sergileme, sadece duvarları değil, mekanın köşe bucağını da göz önüne katan bir sergileme, Outlet Galerisi’nde yaşanıyor. Serginin başlığı da bu açıdan anlamlı: ‘Gözden Kayıp’. İrem Tok bu solo sergisinde, gözümüzün hizası kadar ve ona ait bedenin hizasını da düşünceli bir araştırmaya dahil etmiş. Outlet’in alt katında üst kata galeri yetkilileri tarafından özel bir mühendislikle açılmış bir kanaldan baş veren bir periskop var. Bodrumda bu periskopa dayadığınız gözünüz, üst katta neler olup bittiğini görebiliyor. Tok, bu denizaltı gözünün yanı sıra bu kez lentiküler print işler yapmış. İlkokulda cetvellerimizin üzerinde onları sallayarak edindiğimiz ek imgenin gelişmişi lentiküler print. Bu baskıdaki işin karşısında hareket ettiğiniz zaman bir değil pek çok farklı versiyon görebiliyorsunuz. Figür denize doğru adımlar atabiliyor örneğin. Sergideki iki animasyonda figür birinde sonsuz düşüyor, diğerinde sonsuz yüzüyor. İrem Tok, aslına bakarsanız yeni bir figürden söz açıyor. 3D video oyunlarından, gözlüklerle izlenen üç boyutlu sinema filmlerinden nasibini alan mobil, sabitlenemez bir figür bu. Gerçekten heyecan verici.