17 Ağustos 2009 Pazartesi

masa da masaymış ha!


Geçen sanatçı kantinimiz Urban Cafe’ye uğrayınca kendimizi bir anda kalabalık bir açılışın ortasında bulduk. Urban yeterince kalabalık değilmiş gibi, bir de üzerine elinde birası/şarabıyla kokteyl konuşmaları yapan insanlar eklenmişti. Ergun, bir süredir geçici küçük sergiler yapıyor Urban’da ama bunlar öyle kalabalıkların toplandığı açılışlarla filan duyurulmuyor. Daha çok tesadüfen gördüğünüz, belki aaa kim çekmiş bu fotoğrafı dediğiniz belki de sessiz sedasız görünmeden geçen çalışmalar oluyordu.. Bu kez, Masa konuk olmuş Urban’a.
Masa, Urban’a gelince ister istemez, bir yemek masası//içki masası olarak kullanılsın beklentisi doğuyor. Belki meseleye herkes çok düz baktığından, belki tam da beklenen olunca içinden tuhaf şeyler doğabileceğinden bilmiyorum. Ama tüm bu konuşmalar arasında Şener, ben geçen yıl “Masa’da içki içmeyi önermiştim” dedi. Masadakilerin heyecanla karşıladığı bu öneri, fazlasıyla ciddiyetsiz bulunduğu için reddedilmiş. Hatta Önder’le Vahit’in söyleşisinde de “bir şeylerin geyiğini yapma” olarak görülüp, projenin reddedildiği de duyurulmuş:

ÖÖ: Masa 16 sergi yaptı bugüne kadar, gerçekleşen projeler dışında gerçekleşemeyen ve gelen ilginç önerilerden bahsedelim istersen. Şener Özmen’in rakı içelim önerisini hatırlıyorum. Başka nasıl proje önerileri geldi gerçekleşmeyen iptal edilen?

VT: Ciddiyetle gelen her türlü proje gerçekleşti, Masa’ya ben de bir şey koyayım diyip bunun arkasında duran işler sergilendi, yoksa bir şeylerin geyiğini yapma anlamında çok proje üretildi... Tabi burada Masa’nın hareketini gerçekleştirme isteği serginin sanatçısına ait, biz sadece destek olmaya çalışıyoruz, bu yüzden kamusal alana taşma isteklerinde kimi zaman sorunlar yaşanabiliyor.


Dönüp bakınca, “İddiali olmayan -büyük sahnelerde beylik oyunlar göstermeyen”, kenarda işleri desteklemeyi düstur edindiğini söyleyen Masa’nın, Edip Cansever’in Masa şiirini bilmediğini, bilip de Şener’in projesini anlamadığı, anlayıp da “ciddi”ye almadığı, üstelik tam da iddialı olmayan, “sistemle entegrasyon sorunu” olan bu projenin, iddiasız, herhangi büyük sergide yer alamayacak bi öneriyi reddetmiş olması bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dedirtiyor insana.. Doğrusu ben Masa’da sergilenenlerden çok reddedilenleri merak ediyorum artık. Tüm o ciddiyetsiz işlerin epeyce enteresan olabileceğine inanıyorum. Önder bir amme hizmeti yapsa da bugüne dek neler reddedilmiş bi söylese..
http://masaprojesi.blogspot.com/

sekvotka yazmis, gonderdi: eksisozluk'te
bonusu-  surda

2 yorum:

Vahid dedi ki...

Sayın yazı sahibi,

Öncelikle şunu söylemek istiyorum; imzasız mektuplara-metinlere cevap yazmak adetim değildir, ancak bu yazı bir Galeri'nin blogundan yazildigi icin, yazarının Galeri'nin kendisi ve cevabın da muhatabı oldugunu düsünerek yazıyorum.

Bu yalan haberi-yazıyı hangi maksatla yazdığınızı merak ediyorum?, Şener Özmen hiç bir zaman Masa için bir sergi önerisi getirmemiştir, kendisi arkadaşım olduğu için sadece "chat" (MSN) ortamında bu "rakı" projesinden bahsetmiştir (tarih olarak geçen sene değil 2007 yılı başıdır) beraber gülerek "hahaha evet güzel olur, hatta Masa'yı Diyarbakır'a taşıyalım" demiştik ama bu bir proje önerisi değil, sadece chat ortamında aramızda yapılmış bir geyik unsuru olarak kalmıştır, çünkü Şener'i tanıdıgım için söyleyebilirim ki; eğer bu gerçek bir sergi önerisi olsaydı, serginin zamanı ve Masa'nın taşınacağı yer belirtilmiş ve de bu sergi kendisi tarafından gercekleşmiş olurdu. Kendisi o günkü konusmamızdan sonraki konusmalarımızda bir daha bu projeden bahsetmemiştir. Alıntıladığınız Masa roportajında ise Şener Özmen ile aramızdaki bu "geyiği" ve sonrasını bir reddetme olarak algılanılması ve uslup, art niyetin bir göstergesidir.
Oysaki orada Masa'nın sergilerinin işleyiş olarak sadece laflarla olmadığı, projelerin arkasında durularak gerçekleştirilmesiyle oldugu vurgusu vardır, hiçbir zaman reddedilme kelimesi yoktur. Masa'da reddedilen proje değil sanatçının insiyatifiyle iptal edilen proler vardır. Bir tarafdan da sadece Şener'in değil daha bir çok sanatçının "rakı" projesi Masa'nın 3 yıllık sürecinde olmuştur ve gelecekde de olacaktır. Bu ornege isim teskili olarak da o roportajda Şener Özmen'in isminin verilmesi sadece benim kendisiyle olan arkadaşlığımın sonucudur. Ve eğer bundan bir rahatsızlığı olsaydı eminim önce benimle paylaşırdı. Bu kadar küçük bir mevzuyu blogunuza haber niteliği görerek taşımanız hem Şener Özmen'e hem de Masa olarak ben ve Önder Özengi'ye yapılmış bir art niyet örneğidir.

Kısaca; Masa Projesi; bugüne kadar hiç bir projeyi reddetmemiştir. Masa hiç bir sanatçısının -eğerki- yapıtı satılırsa bu satıştan pay almaz-aracı olmaz, bu sadece sanatçısı ve alıcı arasındadır. Masa sanatçısı için ortam açmaya ve onun isteklerini anlamaya ve karşılamaya çalışır. Masa sanatçısı için bütçe aramaya çalışır. Masa büyük PR şirketlerinin elinde tanıtımları olan değil, daha mütevazi ve kendi çevresinde çekim alanı oluşturarak tanıtımını ve devamlılığını sağlamaya çalışır -bu yöntemleri bilmediği için değil tercih etmediği için-. Masa sergilerini sanatçılarıyla birlikte oluşturur. Masa sanatçısı için sadece program yapar ve bu programı sanatçılarıyla paylaşarak sergi tarihlerini belirler. Masa sanatçısının yapıtına karışmaz sadece fikrini söyler ve daha verimli bir sonuc almak çalışır. Masa'nın yeriyurdu yoktur. Masa bir galeri değildir. Masa galeri anlayışını ve işleyişini reddeder. Masa herhangi bir şeyin ironisi değildir, fiziksel olarak varlığıyla ve yarattığı alanıyla vardır. Bunlar, bugün için kavranması ve hazmedilmesi zor şeyler gibi gelebilir ama ne yazık ki Masa bu şekilde işlemektedir.

Saygılarımla,
Vahit Tuna

Outlet dedi ki...

Ben Azra Tuzunoglu.
Aşikar olanı tekrar edelim: outlet-istanbul blogunun yazarıyım.

Bu yazıyı, Şener’le konuşmamız esnasında dile getirdiği şeylerin Masa hakkında önemli ip uçları vermesiyle ilgili yazdım. Kendisi bizzat önerisinin ciddiye alınmadığını ve reddedildiğini, hatta bunun bir roportajda dile de getirildiğini okumuş ve çok üzülmüş. Bu üzüntüyü benle paylaştığı için üzerine yazma ihtiyacı duydum.
Ne size, ne Önder’e ne de Şener’e karşı tabi ki bir art niyet taşımıyorum. Ama bazı şeylerin de zamanında eleştirilmesi gerekiyor.

Türkiye’de neredeyse mahrem alan haline gelen non-profit oluşumların eleştirilmiyor olma durumu beni şaşırtıyor. Bir proje non-profit olduğu için neden eleştirilmesin ki? Sadece banka galerileri, galeriler, müzeler mi eleştirilir üstelik sadece tek bir açıdan mı? Neden bugün Masa Projesini eleştirince art niyetli oluyorum. Büyük zorluklarla hayata geçiriliyor olduğundan mı? Ulvi amaçlar taşıdığından mı? Sanatın kirli alanından uzak kirlenmemiş olduğundan mı? Böyle bi alan var mı sahiden?

Masa, kendi kapalı devre sistemini kurmuş, hatta Burak Delier’in son yaptığı projeyi dışarda tutarsak, gayet de hijyenik biçimde işleyen bir proje. Masa’nın, pür-i pak beyazlığı, işleri aydınlatan ışığı bana tam da bi galeri mekanının replikası olarak görünüyor. Üstelik Masa’ya giren pek çok iş de bu beyazlıktan nasibini alıyor. Bkz. Ortalığı darma duman etmeleriyle, bol bol gürültü yaratmalarıyla sevdiğimiz HaZaVuZu bile Masa’da iki cam arasına sıkıştırmıştı pastasını. En ufak bir taşma bile yoktu dışarıya. Tertemiz bir Masa!

Kavranması ya da hazmedilmesi zor şeyler olsa bunlar keşke. Azcık kafamız karışsa, arada kalsak.. Ne güzel olurdu. Masa, kendini sanatın hazır mekanlarına taşıyarak, nasıl bir alternatif olabilir, nasıl zor kavranılır acaba? Bugüne dek sindirilmesi zor hangi alanlara gitmiş?

Umarım, söylediklerim art niyetli olarak algılanmaz ve tartışmayı mümkün kılabilecek bir zemin oluşur.

Saygılar,

a.