29 Aralık 2008 Pazartesi

OUTLET @ ARTFORUM



"Emergency Exit"
OUTLET
Bogazkesen Caddesi, Kardirler Yoksu No: 69, Tophane,
December 2–January 17


This recently formed gallery functions as a nonprofit project space, as well as a commercial venue that represents several young Turkish artists. Its second exhibition, “Emergency Exit,” explores tensions between tradition, prejudice, and assumed roles in society though drawings, paintings, and sculptures by six artists. The outlined figures in Nilbar Güres’s drawings mingle the act of household cleaning with participation in unusual sporting events and sexual fantasies. While Güres infuses freedom of expression and imagination into the mundane habitual experience of home organizing, she also exposes this very private sphere to a public, voyeuristic audience. Her drawings undermine socially constructed customs regarding women’s roles by revealing corporeal desires that are normally covered by a traditional appearance. Similarly, the paintings of Necla Rüzgar present hidden desires and temptations through depictions of sexual relationships that challenge culturally coded expectations in an explicit manner.

In the project room, Nevin Aladag’s video installation Raise the Roof, 2007, thrusts energy into the exhibition. Themes of escape and female expression appear again, but in Aladag’s work the exploration of an ecstatic form of freedom is made physical. The video depicts four women on a tar-covered rooftop, each preoccupied with her own thoughts while dancing to music played from personal headphones. In the heady abandon of the context, their stilettos tear at the roof’s surface, leaving a permanent impression of their footwork. While their individual actions create a sense of liberation from the crowd, they also unite the women in a shared passion and rhythm of movement. -November Paynter-
http://www.artforum.com

27 Aralık 2008 Cumartesi

23 Aralık 2008 Salı

20 Aralık 2008 Cumartesi

18 Aralık 2008 Perşembe

harun-izer

http://alcakbasinc.blogspot.com/

The Devil Wears Prada!

gayatri, jale, orhan, murat, sur..


Aralıkta Dünya Edebiyatı
Tarih: 18-20 Aralık 2008
Yer: santralistanbul E4 - 305
18 Aralık

10:00-12:00: Kayıt
13:00-15:00: Açılış
Sunuş: Aydın Uğur (Rektör, İstanbul Bilgi Üniversitesi)
Orhan Pamuk’la Söyleşi, David Damrosch (Harvard Üniversitesi) “İstanbul ve Dünya”
15:30-17:30: Panel 1, “Üretken Periferiler”
Yöneten: E. Efe Çakmak (Columbia Üniversitesi)
Konuşmacılar:
Pascale Casanova (Edebiyat ve Dil Araştırmaları Merkezi, Paris), “DomiNasyon”
Péter Dávidházi (Macar Bilimler Akademisi, Budapeşte), “Periferiden Peygamberliğe: Macaristan’da Milli Şairin Yaratılışı”
Hülya Adak (Sabancı Üniversitesi) “Türk Edebiyatında ve Oto/biyografik Anlatılarında Aghed’i Ararken”

19 Aralık

10:00-12:00: Ana Konuşma
By Gayatri Chakravorty Spivak (Columbia Üniversitesi)
12:00-13:00: Öğle Yemeği
13:00-15:00: Panel 2, “Kanon Oluşumu”
Yöneten: Bülent Somay (İstanbul Bilgi Üniversitesi)
Konuşmacılar:
Jale Parla (İstanbul Bilgi Üniversitesi), “Karanlık Bilgi Koyu Renge Yakışır: Türk Romanına Kromatik Bir Bakış”
Nergis Ertürk (Penn State Üniversitesi), “Bir Karşılaştırma Sahnesi”
Martin Puchner (Columbia Üniversitesi), “Dünyevi Edebiyat”
15:30-17:30: Panel 3, “Milliyetçilik ve Kozmopolitlik”
Yöneten: Ferda Keskin (İstanbul Bilgi Üniversitesi)
Konuşmacılar:
Bruce Robbins (Columbia Üniversitesi) "Hipotetik Bir Yıldız Gözlemcisi: Chomsky ve Kozmopolitlik"
Mads Rosendahl Thomsen (Aarhus Üniversitesi, Danimarka), “Edebiyat Tarihine Bir Meydan Okuma Olarak Uluslararası Edebiyatlar”
Süreyyya Evren, “Üç Bayrağı Yakmak / Milliyetçilik, Anarşistlik ve Edebiyat”
Murat Belge (İstanbul Bilgi Üniversitesi), “Türk Edebiyatında Milliyetçilik ve Kozmopolitlik”

20 Aralık

10:00-12:00: Panel 4, “Şarkiyatçılıktan Sonra Edebiyat”
Yöneten: Bruce Robbins (Columbia Üniversitesi)
Konuşmacılar:
Aamir Müfti (UCLA), “Şarkiyatçılık ve Dünya Edebiyatının Kurumlaşması”
Sabry Hafez (SOAS), “Şarkiyatçılıktan Sonra Edebiyat ve Garbın Süregelen Cazibesi”
Burcu Gürsel (Pennsylvania Üniversitesi), “Din, Eşitlik, Akıl: Osmanlı ve Fransız Egemen Söylemlerinin Savaş Alanı Olarak Mısır”
12:00-13:00: Öğle Yemeği
13:00-15:00: Panel 5, “Sürgünde Karşılaştırmalı Edebiyat”
Yöneten: Faruk Birtek (Boğaziçi Üniversitesi)
Konuşmacılar:
David Damrosch (Harvard Üniversitesi), “Sürgünden Sonra: İstanbul’dan Geçen Yollar”
Emily Apter (NYU), “Bağlamında ve Dışında Hümanizm: Edward Said’in Sürgün Karşılaştırmacılığı”
Djelal Kadir (Penn State Üniversitesi), “Karşılaştırmalı Edebiyatın Konumu”
15:30-17:30: Yuvarlak Masa ve Tartışma
Yöneten: David Damrosch (Harvard Üniversitesi)
Konuşmacılar: Karşılaştırmalı Edebiyat/ Dünya Edebiyatı Öğrencileri

Konferansın dili İngilizce’dir; simültane çeviri yapılacaktır.
Keywords :
Aralıkta , Dünya , Edebiyatı

17 Aralık 2008 Çarşamba

SHOE ATTACK


http://www.sockandawe.com/
http://blog.zanorg.com/index.php?perm=370
http://www.t-enterprise.co.uk/flashgame/playgame.aspx?id=bushbootcamp
http://bushbash.flashgressive.de/
http://flash.vg.no/grafikk/2008/bush/kast_sko.html
http://www.gamepro.com/free-games/5365/shoe-bush/

ve bi de:
Send Bush Your Shoes

Tophane-Kreuzberg


art fun club

01. Science (Damien Hirst)
02. Larry Gagosian
03. Kathy Halbreich
04. Sir Nicholas Serota
05. Iwan Wirth
06. Jay Jopling
07. David Zwirner
08. François Pinault
09. Jasper Johns
10. Eli Broad
11. Jeff Koons
12. Steven A. Cohen
13. Daniel Birnbaum
14. Charles Saatchi
15. Brett Gorvy & Amy Cappellazzo
16. Tobias Meyer & Cheyenne Westphal
17. Marian Goodman
18. Gerhard Richter
19. Richard Prince
20. Dominique Lévy & Robert Mnuchin
21. Michael Govan
22. Marc Glimcher
23. Annette Schönholzer, Marc Spiegler
24. Alfred Pacquement
25. Matthew Slotover & Amanda Sharp
26. Barbara Gladstone
27. Matthew Marks
28. Takashi Murakami
29. Agnes Gund
30. Sheikh Mohammed bin Zayed al Nahyan
31. Dakis Joannou
32. Bernard Arnault
33. Richard Serra
34. Sadie Coles
35. Julia Peyton-Jones & Hans Ulrich Obrist
36. Donna De Salvo
37. Simon de Pury
38. Don & Mera Rubell
39. Ann Philbin
40. Paul Schimmel
41. Patricia Phelps de Cisneros
42. Michael Ringier
43. Jose, Alberto & David Mugrabi
44. Chris Kennedy
45. Bruce Nauman
46. Cy Twombly
47. Ai Weiwei
48. Tim Blum & Jeff Poe
49. Andreas Gursky
50. Olafur Eliasson
51. Harry Blain & Graham Southern
52. Jeff Wall
53. Peter Doig
54. Roman Abramovich & Daria Zhukova
55. Bruno Brunnet, Nicole Hackert, Philipp Haverkampf
56. Marlene Dumas
57. Gavin Brown
58. Victoria Miro
59. Mitchell Rales
60. Yvon Lambert
61. Mike Kelley
62. Paul McCarthy
63. Banksy
64. Emmanuel Perrotin
65. William Acquavella
66. Lucian Freud
67. Victor Pinchuk
68. Maurizio Cattelan
69. Cai Guo Qiang
70. Maureen Paley
71. Roberta Smith
72. Peter Schjeldahl
73. Thelma Golden
74. Ralph Rugoff
75. Robert Gober
76. Iwona Blazwick
77. Richard Armstrong
78. Massimiliano Gioni
79. Jerry Saltz
80. Reena Spaulings/Bernadette Corporation
81. Louise Bourgeois
82. Cindy Sherman
83. Okwui Enwezor
84. Jeanne Greenberg Rohatyn
85. Shaun Caley Regen
86. Liam Gillick
87. Miuccia Prada
88. John Baldessari
89. Francesca von Habsburg
90. Christian Boros
91. Nicholas Logsdail
92. Subodh Gupta
93. The Long March Project
94. Paula Cooper
95. Peter Nagy
96. Casey Reas
97. Anita & Poju Zabludowicz
98. Guy & Myriam Ullens
99. Laurent Le Bon
100. Thomas Kinkade

http://www.artreview.com/power100

15 Aralık 2008 Pazartesi

Cumhuriyet (15.12.2008) // Acil Çıkış


Elif Bereketli ile yaptığımız röportajın tamamı:

. Acil Çıkış sergisinin ele aldığı 'muhafazakarlık' ve 'eviçi durumlar' tam olarak nedir? -muhafazakarlık kimliğinden bağımsız olarak her toplumun yüzde yüz barındırdığı- o 'bıçak sırtındaki toplumsal roller' daha çok göze çarpıyor aslında sergide...


Sergi muhafazakarlık üzerine kurulmuyor ama ister istemez muhafazakarlıkla bir hesaplaşma var. Ev'in, kadının yeri olarak görülen evin, toplumun temeli ve kadının koruması gereken bir kutsal değer olarak ailenin söz konusu olduğu yerde, muhafazakârlık konusunda da bir çift laf edilebilir gibi geliyor bana. Sonuçta bu kavramlar gökten inmiyor; çeşitli alanlarda sınanıyor, yaşanıyor ve isimlendiriliyor. Bu anlamda "ev" bir mücadele alanı olarak, muhafazakarlığın da üretildiği ya da ona karşı hareketlerin temellendiği bir alan.


Bence pek çok şeyin birbiriyle ilintisi var. Dolayısıyla muhafazakarlık o bahsettiğim "bıçak sırtı rollerden" çok çok ayrı bir şey olarak görünmüyor bana. Toplumların sistemlerinin-biçimlerinin devamlılığının sağlanması, bu türden rolleri kabul etmek, üzerine giyinmek ve sürdürmekle de alakalı. Üstelik bu öyle salt ideolojik bir şey de değil. İdeolojilere de eklemlenebilen bir tavır, düşünce sistematiği, belki de birtakım alışkanlıklar bütünü.


. Serginin basın bülteninde "Sanatçılar, muhafazakarlığı yeniden üretmek yerine, bu toplumsal yargıları yok saymayı tercih ediyorlar" demissiniz. Bunu biraz açabilir misiniz?


Sanatla muhafazakarlık örtüşmeyen kavramlar. Sanat; toplumsal yargıları korumaktansa yeni şeyler söylemeye cesaret edebildiği için değerlidir. Yanlış yapmaktan korkmadığı, başka türlü bakmaya muktedir olduğu için.. Bu açıdan takip edilmesi gerekenler, toplumsal ya da sanatsal muhafazakarlığı üretenler değil; tabu yıkıcılar, yenilikten korkmayanlar, başka bir dünyanın mümkün olduğuna inananlar gibi geliyor. Bu sergideki sanatçılar da, denemeyi seviyorlar.


. Hem politik, hem toplumsal göndermeler var sergide... Sanatçılar kavramsal çerçeveyi ele alırlarken feminizmden, skolastik düşünceden ya da doğalcı bir betimleme anlayışından ne denli feyz alıyorlar?


Sanatçıların verilen bir kavramsal çerçeveyi ele almalarından ziyade, zaten ele aldıkları çeşitli konular arasında bir kümeleşmeyi fark etmek, çekip çıkartmak ve bu üretimler arasında paslaşmaların mümkün olduğunu sezmekle ilgili bu serginin kurulumu.. Yani şunu demek istiyorum; sanatçılara bir kavramsal çerçeve sunup, onlardan iş üretmelerini istemedik.. Onların zaten ilgilendikleri, çalıştıkları konular arasında bir bağlantı kurmaktı sergide yaptığımız. Tabi bu çalışmalar, aynı zamanda bir politik durumu işaret ediyorlar. Ve evet serginin feminist bir yaklaşımı olduğu söylenebilir. Ancak bu feminist duruş/durum; 60'ların, 80'lerin feminizminden farklı.. Birazcık daha anlamaya, ve biraz daha kendini dinlemeye yönelik. Kadınlığı da, ev-içi durumları da öyle homojen bir şey olarak ele almıyor. Yani her evde aynı değil sorunlar. Elbette ortaklıklar var ama ortada sınıfsal, dinsel, etnik, statü farklılıkları da var. Kadın sorunu aslında kadınsal bir sorun değil. Toplumsal bir sorun. Bu anlamda daha parçalı, daha katmanlı bir kurgudan bahsediyoruz.


Sergiye dönersek; örneğin; Nevin Aladağ'ın sergide yer alan çalışması; "Raise the Roof" türkçeleştirildiğinde anlam kayıpları olduğu için İngilizce söylüyorum; 4 kadının performansını gösteren bir video, o performanstan t-shirt, kağıt işleri ve bir yer malzemesinden yapılmış tuvali kapsıyor. Aladağ; 4 kadından en sevdikleri dans müziklerini seçmelerini ve üzerlerinde seçtikleri müziklerin isimlerinin yazdığı tshirtleri giymelerini istiyor. Her kadın, kulaklarında seçtikleri müziklerle, Nevin'in hazırladığı platformların üzerinde, topuklu ayakkabılarıyla dans etmeye başlıyorlar. Şehre yukarıdan bakan bir çatı burası ve dışarıdan bakanlar için kocaman bir sessizlik içinde birbirleriyle uyumsuzca dans eden kadınlar bunlar. Hareketleri, bu izleyici için, anlamsız ve biraz da abartılı görünebilir. Oysa sessiz bir meydan okuma var. Bizim duymadığımız ritimleri, kendi dansına oradan da resme dönüştüren bir devinim söz konusu. Nevin; bu çalışmasıyla, hem dansla kurduğu bağlantıyı farklılaştırarak sürdürüyor, hem de kadın olmaya ait derinlemesine bir analize giriyor.


. Basın bülteninizde; "İstanbul güncel sanat ortamına yeni bir soluk kazandırmayı, varolan yapıyı dönüştürmeyi ve girişimleriyle hissedilir bir boşluğu doldurmayı hedefleyen Outlet, rutin sanat ortamına hareketlilik getirmeyi amaçlıyor ve bir acil çıkış kapısı aralıyor!" diyorsunuz.

Bu sergiyle doldurduğunuz boşluk tam olarak ne, 'ne'yden çıkış kapısı arıyorsunuz ya da sergiyi varolan yapıyı dönüştürmek anlamında ne kadar efektif ve fonksiyonel buluyorsunuz?

Var olan yapıyı dönüştürmek derken bu sunum anlamında mı, üretim anlamında mı ya da bugüne kadar yapılanlar hep yanlış mıydı ki sanat dönüştürülmeye gereksinimi olan bir dizge haline geldi?


Sanat fonksiyonel bir şey değildir. Bildiğimiz anlamda da bir işe yaramaz. Sanatın fonksiyonel hale gelmesi onu bir zanaata dönüştürebileceği gibi, kolaylıkla bir propaganda malzemesine de çevirebilir. Reklam mesela işe yarar, fonksiyoneldir, bir ürünü satmanızı sağlar, sanatın ise böyle bir işlevi yoktur. Bu sergiyle dünyayı değiştirmeyeceğimizin farkındayız. Çıkış kapısı araladığımız yer ise evlerimizin içi. Rollerimizin içi. Sanat dünyamızın içi.. Biz aslında etrafta böyle sergiler görmediğimiz için sergi yapıyoruz. İyi ya da kötü, beğenilir ya da beğenilmez belki ama görmezden gelinmesi zor işler yapıyoruz. Bu sergilerin yapıyı ne kadar dönüştürdüğünü ise zaman gösterir.


Bir şeyi dönüştürmek için onun yanlış olması gerekmez. Söyleyecek sözünüz varsa ve bu sözler dün söylenenlerden farklıysa ya da siz bunları söylemenin başka yollarını biliyorsanız, söylemelisinizdir. Sanatın tabi ki her zaman dönüşüme ihtiyacı vardır. Zira zaman akar, insanlar değişir, yaşayış, algılayış, ekonomiler, paradigmalar değişir, her şey değişirken sanatın aynı kalması düşünülebilir mi?



. Outlet'in sanatı, kitlelerle buluşturma girişimi olduğunu, bir nefes alma alanı yaratmayı ve yenilikçi, risk alabilen projeler gerçekleştirmeyi hedeflediğini söylüyorsunuz. Bunu ilk serginiz de düşünüldüğünde ne denli başarabildiniz? Örneğin sergiyi gezenlerde o genel 'sanat izleyicisi profili' mevcut değil miydi?


Böyle iddialı sözler öyle bir sergide kanıtlanmaz. Tabi ki zamana ihtiyacımız var. Ancak birkaç yıl sonra, umarım ayakta kalırız ve bunu ne denli başardığımızı/başaramadığımızı konuşuruz. İlk sergimizi gerçekten çok sayıda izleyici gezdi. Bu izleyicilerin çok büyük bir kısmını hiç tanımıyordum. Tanımıyordum diyorum çünkü güncel sanat takipçilerinin küçük bir grup olduğu varsayılır ve bu grupta herkes birbirini tanır. Bizi ziyarete gelenler arasında pek tabi o kemik ekip de vardı. Ancak, hem Türkiye'den hem yurtdışından üniversitelerden gelen öğrencilerden tutun da, komşularımıza, gazetelerde haberlerimizi okuyup merak edip gelen kişilere kadar gerçekten çeşitlilik arz eden bir grup insanla tanıştık. Tepkileri, bakışları, algılayış biçimleri ve sordukları sorularla, kendimizi başka gözlerden görmemizi sağladılar. Bu bizim için çok değerli, zira bir şeye odaklanarak baktığınızda körleşme tehlikesi var. Bakışınızı başka yere çeken şeyler ise sizi diri/uyanık tutar.

güncel sanat evimizde

Altı sanatçıyı buluşturan Acil Çıkış sergisi, Tophane'de yer alan Outlet'te. Sergi, gündelik hayattaki ev içi yaşamların bunaltıcı ve ikiyüzlü halini açığa vuran gerçekliği, peş peşe ortaya koyuyor..

İstanbul Tophane'de Azra Tüzünoğlu tarafından yönetilen Outlet: İhraç Fazlası Sanat Merkezi, Acil Çıkış adlı sergiyle gündelik hayatın hemen her alanında giderek artan muhafazakârlığa cevap veriyor. Outlet, görece mütevazı bir mekâna sahip. Acil Çıkış ise, bu mekânın ikinci sergisi. Serginin kendisi, fotoğraf, resim, kolaj, DVD ve yerleştirme çalışmalarından oluşuyor. Altı ayrı sanatçının çalışmalarında, sokakta, okulda, aile ve ev içinde devam eden baskı, toplumsal yargılar ve sürekli yeniden üretilen rollere bir tür 'ters köşe gol' atmaya çalışıldığı gözlemleniyor. Farklı şehir ve ülkelerde sanat çalışmalarına devam eden sanatçılar Gökçe Süvari, Tufan Baltalar, Necla Rüzgar, Ferhat Özgür, Nilbar Güreş ve Nevin Aladağ'ın eserlerini bir araya getiren sergi, aslında sanki söz birliği edilmişcesine gündelik hayattaki 'ev içi' durumlara odaklanıyor. Örneğin, Necla Rüzgar'ın resimlerinde, kadının narin yapısına rağmen 'bıçak sırtı' bir dengede duruşu, hayata karşı yaşadıklarında kuvvetli olma ve denge sağlama gerekliliği, ironik bir dille anlatılıyor. Nilbar Güneş'in kolajlarında ise, ev içinde eşinin hayatını kolaylaştırmaktan, çocuğun okula gitmesini sağlamaya kadar, bir sürü işi üstlenip diğerlerinin hayatını kolaylaştıran kadın, genelde erkeklerin yaptığı, kuvvet gerektiren sporlara değinmek suretiyle, ince kağıtlar üzerine sert ifadeler kullanılarak betimleniyor. Ya da, Ankara'da yaşayan ve çalışan sanatçı Ferhat Özgür'ün Azizler adlı fotoğraf çalışmasında, aile içindeki yüzler, ampullerle kapanarak ve yüzsüz kılınarak, çocuk, anne, baba, kardeş ve akraba rollerindeki 'ikiyüzlülük' halleri, bizlere teşhir ediliyor. Outlet'in kurucusu, sanat yazarı ve editör Azra Tüzünoğlu, Acil Çıkış sergisinde birbirinden farklı alanlarda ortak duyguyu yakalamanın heyecan verici olduğunu ifade ediyor ve "Ev içi durumlarda özellikle kadının gözetmesi gereken dengeler var. Üstelik bu dengeler sağlanırken, kadının ev içi üretkenliğinin maddi bir karşılığı da yok. Biz, bu dengeleri ters yüz etmek istedik aslında," şeklinde konuşuyor. Tüzünoğlu, sanatçıların yurtdışında tanındığını ve geri döndüklerinde kendilerini ifade edebilmek için çok az alan bulabildiklerine dikkat çekerek, "Bugünden bu bağlantıya baktığımız zaman bizim sanatçıların geri dönüşleri, 'ihraç edilen ürünlerin fazlası' gibi oluyor," diyor. "Bu kelimeyi kullanırken hem bir ironi yapmak, hem de bir gerçeğe parmak basmak istedik. Bir tür çok iyi markaların sanat alanındaki karşılığı gibi düşünebilirsiniz bunu. Hem değerli bir ürün, hem de halka ulaşabilir olması bizim için önemli," şeklinde konuşan Tüzünoğlu, 17 Ocak'a kadar açık kalacak Acil Çıkış sergisinin, 'güncel sanatı hiç anlamıyoruz' söylemini kırmak için de bir nevi fırsat niteliği taşıdığını sözlerine ekliyor.

ayrica: milliyet'te

keep fighting



Belki 21. yüzyılın insanlık hikâyesi yazılıyor o sokaklarda.
http://kardesimsinalexis.blogspot.com/

11 Aralık 2008 Perşembe

OUTLET @ PUKKALIVING

Flight of Fancy
Emergency Exit Exhibition at Outlet Art Space
Hello, and welcome aboard Outlet‘s latest exhibition ‘Emergency Exit’.

We shall now tell you about some important safety features of this art space. The most important safety feature we have here is…Azra Tüzünoğlu, who opened Outlet recently as a gallery for surplus contemporary art that was dangerously becoming a playground of the elite, the rich and the snob.

The exhibition includes works of six Turkish artists based in and outside Turkey (İzmir, Ankara, Vienna and Berlin); each of whom approaches ‘domestic matters’ in their own unique and fresh way. In the event of a loss of cabin pressure, (or just the opposite, when you feel suffocated, dazed and confused of what’s offered in the name of art elsewhere), these little exhibitions and performances from Outlet will drop down over your diary like oxygen masks to give you a breath of fresh air and to bring art to the masses. (And there’s lots of oxygen in it, we promise).

There’s something for everyone, so if you’re sitting next to a small child, or someone who’s acting like a small child, bring them too.

Please take a moment now to make sure you are all eyes and ears to enjoy the exhibition, and please remain calm until the others have taken their turns to see the works. At no time in history of art has somebody finished seeing an exhibition in five seconds. So please don’t even try.

Oh, and please do not press the orange button, unless you want to test the seat ejection mechanism.
Outlet Art Space hosts Emergency Exit exhibition until Sat., 17 Jan. 2009. Boğazkesen Cad., Kadirler Yokuşu 69, Tophane. 0212 245 5505. outlet-istanbul.blogspot.com.

5 Aralık 2008 Cuma