28 Şubat 2009 Cumartesi
26 Şubat 2009 Perşembe
22 Şubat 2009 Pazar
dream on, dream on..
2010 istanbul hikayesinde gelinen yer, THY ile Hollywood'un kıyılarında dolanmak ve ilkokullararası en muhteşem, en süper, en en en güzel şiir yazma yarışmaları yapmak sanıyorduk, fazlası varmış. bugunku hurriyetin muştuladığı üzre; sanatçı Komet, Koleksiyon Mobilyanın sahibi Faruk Malhan'ın yanında İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı'nın yer aldığı bir jüri tarafından seçilecek en güzel mahya da bir İstanbul 2010 projesiymiş.bu "mahya yarışması" doğrusu kaçırılmayacak fırsat! sanatçılarımızın bienale dosya yetiştirme derdinden vazgeçip, tüm enerjilerini bu yarışmaya nakletmelerini diliyorum. eminim harika işler çıkacaktır!
bkz: hurriyet haber, istanbul 2010
21 Şubat 2009 Cumartesi
Dubai Battı, UAE Yukseliyor!
Sharjah Biennial 9
Hamra Abbas, Haig Aivazian, Reem Al Ghaith, Diana Al Hadid, Basma Al-Sharif, Halil Altındere, Juan Araujo, Tarek Atoui, Samira Badran, Doris Bittar, Melissa Chimera & Adele Njame, Eugenio Dittborn, Lili Dujourie, Alberto Duman, Jawad Al Malhi, Hala Elkoussy, Haris Epaminonda, Ayse Erkmen, Sophie Ernst, Amir H. Fallah, Lara Favaretto, Lamya Gargash, Mariam Ghani, Simryn Gill, Sheela Gowda, Laurent Grasso, Joana Hadjithomas & Khalil Joreige, N.S. Harsha, Doug Henders, Agnes Janich, Lamia Joreige, Fernando José Pereira, Narelle Jubelin, Nadia Kaabi Linke, Hayv Kahraman, Elena Kovylina, Nikolaj Bendix Skyum Larsen, Maider Lopez, Robert MacPherson, Lani Maestro, Firoz Mahmud, Waheeda Malullah, José Luis Martinat, Hiroyuki Masuyama, Gita Meh, Yonamine Miguel, Giuseppe Moscatello, Nika Oblak & Primoz Novak, Liliana Porter, Karin Sander, Nida Sinnokrot, Valeska Soares, David Spriggs, Ana Vidigal, Sharif Waked, Liu Wei, Lawrence Weiner, Jane & Louise Wilson
aynı zamanda:
art dubai versus yabadabadubai
sharjah museums
ve sonra:
Guggenheim Abu Dhabi
ya daha sonra?
20 Şubat 2009 Cuma
bir evlilik hikayesi: Verbund und EnerjiSA
Bugun Verbund Koleksiyonunun kitabı geldi. suyun bir arada tuttugu..Kocaman bir kitap, postacı taşırken yorulmuş. Evrim, bu sergi hakkında ne dusundugumuzu sorunca " buyuk harfle yazılan o Sanat Tarihi'ni izleyip, gostermek yerine, muzelerimizin başka bir tarih yazımının imkanlarını araştırmalarının vakti gelmedi mi" demiştim. ve daha başka seyler de...Verbund'tan yanıta tesekkuren kitap geldi?!Enerji üreticisi Verbund ile EnerjiSA arasındaki ortaklık o zaman gundemimde degildi.Olsa olsa Mimar Sinan Universitesinin komşusu İstanbul Modern, eğitici olmayı dert etmiş diye dusunmustum. Sabancıyla Eczacıbaşı nasıl ortaklaşmışlar hiç anlamamıştım. Meğer business dünyanın ortaklıkları sanata da sirayet ediyormuş. Flashartonline
meraklısına: gonderdikleri kitabın basım tarihi 2007. ve sergide videosu yer alan Nil Yalter'in ismi+çalışması kitapta yok. acaba Turkiye'ye gelme durumu olunca mı koleksiyona katmışlar Başsız Kadın ya da Dansöz'ü merak ettim.
19 Şubat 2009 Perşembe
18 Şubat 2009 Çarşamba
ergenekon.tc+burak-arıkan
Lüks Apartmanının 6. katı. galeri, sanat mekanı ya da benzer bişi degil. bildiginiz bir ev burası. asansor yok, sanat için biraz tırmanmak gerek. tırmandıkça ses artıyor. bu buyuk bir kalabalıgın sesi degil ne yazık. içerde barış'ın muzikleri bagırıp, çagırıyor.
Burak'ın bir zaman evvel dugumkume'den mustuladıgı ergenekon, dijital ortamdan fiziksel mekana tasınmıs. mekanın genelinde, belki icerde cok sayıda reklamcı-clubber oldugundan, bir parti-oncesi havası hakim. ancak iddianame "tum ciddiyetiyle" bir odayı duvardan duvara doldurmus.tum bunları okumanın delirticiligi, hepsini bilmeden yasamıs olmanın hafifligiyle birleşince ortaya enteresan bir bileşim cıkıyor.bir yanda youtube'dan abdullah catlı'nın ses kayıtlarını indirebilmek, bir yanda geceyarısı muhtırasını internetten veren askeriye, ote yanda uzak sandıgımız yakınlıkların, baglana baglana sarmal olan akrabalıklıkların gorunur olusu..yerleştirmenin tamamı, bugun etrafta olan biteni anlamaya calısırken, anlamsızlıklarıyla birlikte meseleyi kendi diline tercume etmenin ve bu dili gorselleştirme cabasının bir urunu. 2455 sayfanın yarattıgı karmasanın ve uzaklıgın, bizim dısımızda olup bitiyor gibi gorunen ve bir yanıyla da memleketlinin bir an bile olsa, acaba benim de bir baglantım cıkacak mı diye ironiyle de olsa suphe duydugu durum/olay, bir bicimde bir dilden gorulur oluyor. butun bu aglarla oynanabilir, yer degiştirmelerle degişen merkeziyetler ve kumelenmeler gorulebilir oluyor. adını bilmedigimiz adamların agır mafyatik baska adamlarla homurdanmaları bazen bir tuhaf urperti-suphe yaratıyor. belki de en onemlisi, okunamaz olan o koca sarmalın ipleri cozuluyor, anlamlanıyor.
devletin memurlarının stampaları, az biraz şekil degiştiriyor. sitenin(ergenekon.tc)yonlendiricisi, kendi mekanlarının keşfedilmesini bekleyen bir nesne oluyor. sergi, meselesi, meseleyi ele alışı, yerleştirmesiyle ziyadesiyle Burak'ın elinden çıkan bir iş oldugunu gosteriyor. Burak'ın onceki diyagramlarına, mypocket'a, user labor'a da goz kırpıyor. merakla ve heyecanla bekledigimize deger bir calisma olmus. Fazlasını yazmak, daha iyisi gormek gerek.
burak arıkan
http://www.ergenekon.tc/
http://deluks.org/
Bienal konuşmalarının 3.sü dün Platform'daydı. az kişinin katılımı varsayılıyor oldugundan gerek, küçük bir salon ayarlanmıştı Brian Holmes'la Claire Pentecost için. Bu dizinin en başından beri dikkatimizi çeken bir Louis Vuitton deseni, olmadı Turkcell Superlig bagırtısı ayarındaki pano konusmacıların arkasında hazır bulundu. Çok şükür tanımadıklarımız, tanıdıklarımızdan fazlaydı salonda. Salonun girişinde Karolin'in Fullü Defansı hazırdı. Bu ara, bu "defans durumu"farklı yerlerde aynı aileden imgelerle karşımıza çıkıyor. Apel'de Selim Birsel tankları, Karolin'in iktidarsız-sönmüş topatarı.. Urban'ın duvarındaki harika grafitiyle de yanyana okunabiliyor. Grafitide, muhtemel bir moda çekiminden alınmış kadın figurünün eline tutuşturulan tasma, guzelliğinden şüphe duyulmayan bir köpek değil de bir kucuk tank olmuş. yazması olmasa da okuması olan birinin kadar basit bir montajın yarattıgı imaja çarpılmaması mumkun degil. Ancak dunun en carpıcı olayı, tum konusmayı sabırla dinleyip, bitiminde hiç bekletmeden eleştirilerini soyleyiveren Erim Bayrı'nındı. Erim, once Manhattan Aktivisti dedigi Holmes'a, hangi dilden konustugunu hatırlatan bir eylemde bulundu. Holmes'la Pentecost'un masasına kadar gitti ve bir Redhouse sozluk fırlattı. Dogrusu biz bu cografyada anayasaların havada uçtugu bir donemden geçtik, ancak gene de this has been done before diyemeyecegimiz gucte bir eyleme tanıklık ettik. Eylem gucluydu cunku,sozluk, tum sembolik anlamlarıyla ordaydı.Koç'u arkasına alıp, Garanti Bankası'nın içine giren bienalin, çevirmeye gerek duymadıgı dili çeviriye ihtiyac duydu. Belki de şöyle söylemeli: bir kültürel çevirinin gerekliligi de o salondaydı. Hem WHW+Holmes+Pentecost için hem de salondakiler ve gelmeyi dusunup vazgecenler için..Bourdieu'dan odunc eleştirilerden biriyle aksamı kapattık. Zira tartışma giderek sığ sulara çekilmekteydi.
iksv konuşmalar
appel
Karolin+MASA
17 Şubat 2009 Salı
Creative Destruction@Turkish Daily News
16.02.2009
’Creative Destruction’ in art space
Hürriyet Daily News
ISTANBUL - Outlet, an independent art space in Istanbul aiming to provide a breath of fresh air to the contemporary art scene of the city challenges set structures and addresses what is lacking with a variety of enriching projects.
In its third exhibition, "Creative Destruction," Outlet intends to bring dynamism to the established state of affairs in the art world and calls on everyone to witness some creative urban destruction.
"Creative Destruction" includes the works of six artists who are preoccupied with urban issues. In the ground floor space drawings, paintings and photography by Seçil Alkış (İzmir), Osman Bozkurt (Istanbul), Elmas Deniz (İstanbul), Hakan Kırdar (İzmir), Nejat Satı (İzmir) and Şener Özmen (Diyarbakır) come together to form an installation full of a potential for dialogue. The content of the works make visible conflicts of the city, paradoxes as well as questions, flows and boundaries.
According to David Harvey, who borrowed the term creative destruction from economists, the right to the city is not merely a right of access to what already exists, but also a right to change it. "Creative Destruction" therefore, becomes increasingly more relevant, especially after what happened in Athens in the last days of 2008, when out of destruction a new spirit of creativity arose.
In the Outlet Project Room downstairs, Allora and Calzadilla’s video "Under Discussion" urges viewers to take action.
Outlet, which is run by Azra Tüzünoğlu with support from Canan Pak, AYK, Mas Printing, BenQ, Point Hotel, Beck’s, Coca Cola, Net Copy Center and Derin Design, is a venture to bring art, regarded as a luxury commodity, to the masses, in a time and space where social and cultural inequity is increasingly deeper entrenched. It hopes to provide an innovative and vigorous platform for an artistic context wedged between the city's many bank galleries, private institutions and museums.
The Outlet Project Room hosts distinctive works by artists from Turkey and abroad, and helps support the production of new projects, desiring to intertwine a commercial and a nonprofit project space to encourage new attitudes and conversations.
The latest exhibition will be open until March 15. Opening hours are from Tuesday to Saturday between 10 a.m. and 6 p.m.
’Creative Destruction’ in art space
Hürriyet Daily News
ISTANBUL - Outlet, an independent art space in Istanbul aiming to provide a breath of fresh air to the contemporary art scene of the city challenges set structures and addresses what is lacking with a variety of enriching projects.
In its third exhibition, "Creative Destruction," Outlet intends to bring dynamism to the established state of affairs in the art world and calls on everyone to witness some creative urban destruction.
"Creative Destruction" includes the works of six artists who are preoccupied with urban issues. In the ground floor space drawings, paintings and photography by Seçil Alkış (İzmir), Osman Bozkurt (Istanbul), Elmas Deniz (İstanbul), Hakan Kırdar (İzmir), Nejat Satı (İzmir) and Şener Özmen (Diyarbakır) come together to form an installation full of a potential for dialogue. The content of the works make visible conflicts of the city, paradoxes as well as questions, flows and boundaries.
According to David Harvey, who borrowed the term creative destruction from economists, the right to the city is not merely a right of access to what already exists, but also a right to change it. "Creative Destruction" therefore, becomes increasingly more relevant, especially after what happened in Athens in the last days of 2008, when out of destruction a new spirit of creativity arose.
In the Outlet Project Room downstairs, Allora and Calzadilla’s video "Under Discussion" urges viewers to take action.
Outlet, which is run by Azra Tüzünoğlu with support from Canan Pak, AYK, Mas Printing, BenQ, Point Hotel, Beck’s, Coca Cola, Net Copy Center and Derin Design, is a venture to bring art, regarded as a luxury commodity, to the masses, in a time and space where social and cultural inequity is increasingly deeper entrenched. It hopes to provide an innovative and vigorous platform for an artistic context wedged between the city's many bank galleries, private institutions and museums.
The Outlet Project Room hosts distinctive works by artists from Turkey and abroad, and helps support the production of new projects, desiring to intertwine a commercial and a nonprofit project space to encourage new attitudes and conversations.
The latest exhibition will be open until March 15. Opening hours are from Tuesday to Saturday between 10 a.m. and 6 p.m.
13 Şubat 2009 Cuma
12 Şubat 2009 Perşembe
5 Şubat 2009 Perşembe
Yaratıcı Yıkım//Aktuel'de
İstanbul'da Yıkım Var!
İstanbul'un her geçen gün silikleşen güncel sanat ortamına ufak da olsa yeni bir nefes getirmeyi kafaya takan sanat oluşumu "Outlet İhraç Fazlası Sanat", aynı durumu kafaya takmış altı sanatçının "Yaratıcı Yıkım" adını verdikleri sergisine ev sahipliği yaparak ilk icraatına başlıyor.
Seçil Alkış (İzmir), Osman Bozkurt (İstanbul), Elmas Deniz (İstanbul), Hakan Kırdar (İzmir), Nejat Satı (İzmir) ve Şener Özmen (Diyarbakır) gibi genç sanatçılar fotoğraf, desen, resim ve videolarını izleyiciyle buluşturuyor. "Bu adamlar kim ki?" diye iç geçiren okuyucuya hemen bir alt yazı geçelim: Bu adamlar kenti bir araç olarak değil, meselenin tam da özü olarak görüyor. Demokrasi ve kent ilişkisini kurcalayan farklı üretimler gerçekleştiriyor. Fotoğraf, performans, heykel ve filmleriyle bugünün sosyo-politik ve kültürel arızalarına el atarak sokakta alışıldıkça görünmez hâle gelen çelişki ve çatışmaları görünür hâle getiriyorlar. Nereden biliyoruz? Sergi 3 Şubat'ta açıldı sevgili okuyucu, ama 14 Mart'a kadar
Tophane'nin, Kadiriler Yokuşu'ndan aşağıya kendinizi salıp no 69'un önünde durursanız bu "yaratıcı yıkımı" görme, şahit olma şansınız olacak. www.outletistanbul.org'u tıklamak ön hazırlık için yeterli.
Tel: (0212) 245 55 05
İstanbul'un her geçen gün silikleşen güncel sanat ortamına ufak da olsa yeni bir nefes getirmeyi kafaya takan sanat oluşumu "Outlet İhraç Fazlası Sanat", aynı durumu kafaya takmış altı sanatçının "Yaratıcı Yıkım" adını verdikleri sergisine ev sahipliği yaparak ilk icraatına başlıyor.
Seçil Alkış (İzmir), Osman Bozkurt (İstanbul), Elmas Deniz (İstanbul), Hakan Kırdar (İzmir), Nejat Satı (İzmir) ve Şener Özmen (Diyarbakır) gibi genç sanatçılar fotoğraf, desen, resim ve videolarını izleyiciyle buluşturuyor. "Bu adamlar kim ki?" diye iç geçiren okuyucuya hemen bir alt yazı geçelim: Bu adamlar kenti bir araç olarak değil, meselenin tam da özü olarak görüyor. Demokrasi ve kent ilişkisini kurcalayan farklı üretimler gerçekleştiriyor. Fotoğraf, performans, heykel ve filmleriyle bugünün sosyo-politik ve kültürel arızalarına el atarak sokakta alışıldıkça görünmez hâle gelen çelişki ve çatışmaları görünür hâle getiriyorlar. Nereden biliyoruz? Sergi 3 Şubat'ta açıldı sevgili okuyucu, ama 14 Mart'a kadar
Tophane'nin, Kadiriler Yokuşu'ndan aşağıya kendinizi salıp no 69'un önünde durursanız bu "yaratıcı yıkımı" görme, şahit olma şansınız olacak. www.outletistanbul.org'u tıklamak ön hazırlık için yeterli.
Tel: (0212) 245 55 05
Berrin Karakaş//Tempo 24
Tak motoru masaya (05.02.2009)
Memleketimde bir sergiye gitmenin, sonra da kendimi memlekete vermenin hastasıyım. Dün örneğin, Azra Tüzünoğlu’nun galerisi Outlet’te “Yaratıcı Yıkım” isimli bir serginin açılışına gittim. Yaratıcı Yıkım’ın hasına yolda denk geldim. Tophane’den Taksim’e çıkan yokuşta, “Yavaşla kardeş” anlamına gelen yol dikenlerinden birinin üzerine kallavi bir halat döşemek suretiyle “Yavaşla kardeş’i yıkıma uğratmış halkım. İşlevsiz kılmış. İşte Yaratıcı Yıkım! Canım halkım. Halkımın da hastasıyım. Zaten memleketin dört yanı güncel sanat. Nereye baksan bir şahika. Ben son zamanlarda kendimi flaneur’lüğe adadığımdan, bu gerçeğin fazlasıyla farkındayım. “Kent içi” durumlara odaklanan altı sanatçının ev sahipliği yaptığı sergiye kesinlikle gidelim derim. Outlet, İhraç Fazlası Sanat mottosuyla Tophane’de, Boğazkesen Caddesi’nde. Azra Tüzünoğlu tek tabanca iyi kotarıyor bu işi. Güzel işler bulup çıkartıyor dünyanın ve de Türkiye’nin dört yanından.
Bildiğiniz gibi sevgili okuyucular, hepimizin ömrü masa başında geçiyor. Masa başlar olmuşuz hatta biz. İşte biz masa başlar için yapılmış çok şahane bir video izleyeceksiniz sergide. Allora ve Calzadilla’nın videosunda ters çevrilmiş ve de arkasına motor takılmış bir masa göreceksiniz. Bu masa ile engin maviliklere açılmış gitmiş amca. Yazımı bitirdikten sonra ben de masadan uçak yapmayı deneyeceğim. Mardin Beyazkale’ye gidip Zedin’i getireceğim. Zedin’i Memleketim TV’de gördüm. Serserinin teki bir kız çocuğu. Minik bir Kürt. Mardin’de turistlere kemençe çalmak suretiyle ailesini geçindiriyor. Gözlerini kapayıp virtüöz hesabı bir çaldı o kemençeyi, beni bitirdi. Babası ölmüş. Üç kardeşine de Zedin bakıyor. Zedin’i tutup getireyim, konservatuara kaydettireyim istiyorum. Bunu çok istiyorum. Kürt demişken, sergideki işlerden biri de Diyarbakır’lı bir sanatçı, aynı zamanda resim öğretmeni Şener Özmen’in Kavşak isimli fotoğrafıydı. Sohbet ettik kendisiyle. Öğrendiğime göre Diyarbakır halkı TRT’nin Kürtçe kanalı Şeş TV’yi çok sevmiş. Kahvelerin efendisi artık Şeş TV’ymiş. Özmen de sevmiş kanalı. “Bir Kürtçe kanal olacak ise onu da ben yaparım, devletim ben” hesabı düşünüyordum ben. Şeş TV’ye dair görüşlerim bunlar idi ama Özmen’le konuştuktan sonra fikrim değişti. Nurdan Gürbilek’in “Mağdur’un Dili” isimli beni benden alan kitabını okuduktan sonra bir haller oldu bana zaten. “Beni bende demen bende değilim” oldu bana. “Tarihte Mağlup, Üslupta Galip” Cemil Meriç eserleri var sırada. Onları da derinlemesine okuduktan sonra ne olurum artık bilmiyorum. Masama da taktım mı motoru, tutmayın artık beni.
Memleketimde bir sergiye gitmenin, sonra da kendimi memlekete vermenin hastasıyım. Dün örneğin, Azra Tüzünoğlu’nun galerisi Outlet’te “Yaratıcı Yıkım” isimli bir serginin açılışına gittim. Yaratıcı Yıkım’ın hasına yolda denk geldim. Tophane’den Taksim’e çıkan yokuşta, “Yavaşla kardeş” anlamına gelen yol dikenlerinden birinin üzerine kallavi bir halat döşemek suretiyle “Yavaşla kardeş’i yıkıma uğratmış halkım. İşlevsiz kılmış. İşte Yaratıcı Yıkım! Canım halkım. Halkımın da hastasıyım. Zaten memleketin dört yanı güncel sanat. Nereye baksan bir şahika. Ben son zamanlarda kendimi flaneur’lüğe adadığımdan, bu gerçeğin fazlasıyla farkındayım. “Kent içi” durumlara odaklanan altı sanatçının ev sahipliği yaptığı sergiye kesinlikle gidelim derim. Outlet, İhraç Fazlası Sanat mottosuyla Tophane’de, Boğazkesen Caddesi’nde. Azra Tüzünoğlu tek tabanca iyi kotarıyor bu işi. Güzel işler bulup çıkartıyor dünyanın ve de Türkiye’nin dört yanından.
Bildiğiniz gibi sevgili okuyucular, hepimizin ömrü masa başında geçiyor. Masa başlar olmuşuz hatta biz. İşte biz masa başlar için yapılmış çok şahane bir video izleyeceksiniz sergide. Allora ve Calzadilla’nın videosunda ters çevrilmiş ve de arkasına motor takılmış bir masa göreceksiniz. Bu masa ile engin maviliklere açılmış gitmiş amca. Yazımı bitirdikten sonra ben de masadan uçak yapmayı deneyeceğim. Mardin Beyazkale’ye gidip Zedin’i getireceğim. Zedin’i Memleketim TV’de gördüm. Serserinin teki bir kız çocuğu. Minik bir Kürt. Mardin’de turistlere kemençe çalmak suretiyle ailesini geçindiriyor. Gözlerini kapayıp virtüöz hesabı bir çaldı o kemençeyi, beni bitirdi. Babası ölmüş. Üç kardeşine de Zedin bakıyor. Zedin’i tutup getireyim, konservatuara kaydettireyim istiyorum. Bunu çok istiyorum. Kürt demişken, sergideki işlerden biri de Diyarbakır’lı bir sanatçı, aynı zamanda resim öğretmeni Şener Özmen’in Kavşak isimli fotoğrafıydı. Sohbet ettik kendisiyle. Öğrendiğime göre Diyarbakır halkı TRT’nin Kürtçe kanalı Şeş TV’yi çok sevmiş. Kahvelerin efendisi artık Şeş TV’ymiş. Özmen de sevmiş kanalı. “Bir Kürtçe kanal olacak ise onu da ben yaparım, devletim ben” hesabı düşünüyordum ben. Şeş TV’ye dair görüşlerim bunlar idi ama Özmen’le konuştuktan sonra fikrim değişti. Nurdan Gürbilek’in “Mağdur’un Dili” isimli beni benden alan kitabını okuduktan sonra bir haller oldu bana zaten. “Beni bende demen bende değilim” oldu bana. “Tarihte Mağlup, Üslupta Galip” Cemil Meriç eserleri var sırada. Onları da derinlemesine okuduktan sonra ne olurum artık bilmiyorum. Masama da taktım mı motoru, tutmayın artık beni.
1 Şubat 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)