18 Şubat 2009 Çarşamba


Bienal konuşmalarının 3.sü dün Platform'daydı. az kişinin katılımı varsayılıyor oldugundan gerek, küçük bir salon ayarlanmıştı Brian Holmes'la Claire Pentecost için. Bu dizinin en başından beri dikkatimizi çeken bir Louis Vuitton deseni, olmadı Turkcell Superlig bagırtısı ayarındaki pano konusmacıların arkasında hazır bulundu. Çok şükür tanımadıklarımız, tanıdıklarımızdan fazlaydı salonda. Salonun girişinde Karolin'in Fullü Defansı hazırdı. Bu ara, bu "defans durumu"farklı yerlerde aynı aileden imgelerle karşımıza çıkıyor. Apel'de Selim Birsel tankları, Karolin'in iktidarsız-sönmüş topatarı.. Urban'ın duvarındaki harika grafitiyle de yanyana okunabiliyor. Grafitide, muhtemel bir moda çekiminden alınmış kadın figurünün eline tutuşturulan tasma, guzelliğinden şüphe duyulmayan bir köpek değil de bir kucuk tank olmuş. yazması olmasa da okuması olan birinin kadar basit bir montajın yarattıgı imaja çarpılmaması mumkun degil. Ancak dunun en carpıcı olayı, tum konusmayı sabırla dinleyip, bitiminde hiç bekletmeden eleştirilerini soyleyiveren Erim Bayrı'nındı. Erim, once Manhattan Aktivisti dedigi Holmes'a, hangi dilden konustugunu hatırlatan bir eylemde bulundu. Holmes'la Pentecost'un masasına kadar gitti ve bir Redhouse sozluk fırlattı. Dogrusu biz bu cografyada anayasaların havada uçtugu bir donemden geçtik, ancak gene de this has been done before diyemeyecegimiz gucte bir eyleme tanıklık ettik. Eylem gucluydu cunku,sozluk, tum sembolik anlamlarıyla ordaydı.Koç'u arkasına alıp, Garanti Bankası'nın içine giren bienalin, çevirmeye gerek duymadıgı dili çeviriye ihtiyac duydu. Belki de şöyle söylemeli: bir kültürel çevirinin gerekliligi de o salondaydı. Hem WHW+Holmes+Pentecost için hem de salondakiler ve gelmeyi dusunup vazgecenler için..Bourdieu'dan odunc eleştirilerden biriyle aksamı kapattık. Zira tartışma giderek sığ sulara çekilmekteydi.
iksv konuşmalar
appel
Karolin+MASA

Hiç yorum yok: