2 Mayıs 2010 Pazar
Bu pazar sanat turuna çıkın@Milliyet Pazar
Yasemin Bay
Geç saatlere kadar çalışanlardansanız hafta içi sergileri görmekte zorlanıyorsunuzdur. Malum pazar günleri de galeriler kapalı; dolayısıyla cumartesileri çalışanlardansanız yine böyle bir şansınız olmuyordur. Outlet İhraç Fazlası Sanat’ın yöneticisi Azra Tüzünoğlu ile
Pi Artworks’ün yöneticisi Yeşim Turanlı baş başa verip iş yoğunluğu nedeniyle sergileri göremeyen sanat meraklıları için muhteşem bir sanat turu ortaya çıkardılar. İlki geçtiğimiz ay gerçekleştirilen Tophane ArtWalk adlı proje kapsamında, Galata’dan başlayarak Tophane’ye kadar inen hat üzerinde bulunan yedi galeri kapılarını bu pazar 12.00-18.00 arasında açık tutuyor.
Biz pazar günümüzü Tophane ArtWalk ile değerlendirelim istedik. Azra Tüzünoğlu ile çağdaş sanatçıların ve sanatseverlerin buluşma noktası olan Urban’da buluştuk. Son hazırlıklarımızı yaparken bir de baktık ki Burhan Doğançay orada! Türkiye’nin en pahalı çağdaş sanat eseri “Mavi Senfoni”nin yaratıcısı, oradaki duvar resimlerinin fotoğraflarını çekiyordu. Doğançay ile kısa bir konuşmanın ardından yola koyulma vakti!
Mükellef pazar kahvaltınızı edip Tophane ArtWalk’a çıkmadan, kitapevleri ya da galerilerden ücretsiz edinebileceğiniz haritanızı alın. Bu haritada, projeye katılan galeriler işaretli. Haritanın arka sayfasında ise galerilerdeki sergileri görebilirsiniz.
Apel’de üç sergi var
Galatasaray Lisesi’nin yanından aşağıya indiğinizde Hayriye Caddesi’ndeki Apel’de üç ayrı sergi var. Girişte, Bahadır Yıldız’ın geçen ay ana katta izlenen sergisinin bir özeti yer alıyor; bu Apel’in her zamanki uygulaması. Ana kat Can Göknil’in “Kitap-Evi” sergisine ayrılmış. Kitaplara düşkünseniz bu eğlenceli, şıkır şıkır sergiyi çok beğeneceksiniz.
Apel 5/2’de ise Mürüvvet Türkyılmaz’ın sergisi yer alıyor. Tesadüf bu ya, sanatçı da burada! Türkyılmaz “Kayıtsız Coğrafyalar” adlı sergideki işlerini alçıpanla oluşturulan duvarlar üzerine üretiyor. “Düşünce Korkusu” adlı yerleştirmesi ise mutlaka görülmeli. Sanatçı deniz kenarı, dağ evleri vb. manzaraların yer aldığı gece lambalarını kullanmış bu işinde: “Gece lambalarındaki o görüntülerin yerine bugüne kadar düşüncelerinden dolayı suçlanan, öldürülen, hapsedilen kişilerin portrelerini koydum” diyor. Orhan Pamuk’tan Ahmet Kaya’ya, Yılmaz Güney’den Türkan Saylan’a, Che’ye kadar pek çok isimle karşılaşıyoruz bu eserde. Giderek çoğalacak bu iş; çünkü sanatçının koyacağı isim listesine ziyaretçiler isterlerse yeni isimler ekleyecek.
Huzur veren iki sergi
Şimdiki durağımız Pi Artworks. Bu galerinin her iki şubesinde de Mustafa Horasan’ın eserleri sergileniyor. İlkinde sanatçının heykelleri yer alıyor; daha galeriye girmeden vitrinde biriyle karşılaşıyorsunuz. Horasan ilk kez heykellerini sunuyor bu sergiyle.
Sırada Outlet var. Mekana girer girmez büyüleyici bir kokuyla karşılaşıyorsunuz. Bu koku Melis Ağazat’ın galerinin alt katında yer alan sergisi için, Ağazat’ın tarifiyle Gül Çiçek Fabrikası tarafından özel olarak üretildi. Bir makineden 10 dakikada bir içeriye sıkılıyor.
Outlet’in girişinde ise Tufan Baltalar’ın “Seyir Terası” adlı sergisi var. Baltalar kendi üretimi olan tuvallerin üzerindeki desenleriyle, sadece kağıt, tutkal ve boya kullanarak yarattığı heykelleriyle adeta bir “seyir terası” yaratıyor.
İzleyiciye huzur veren, görsel bir şölen sunan iki sergi bunlar...
Endüstri Devrimi bitti!
Outlet’in kokusunu ardımızda bırakıyoruz. Şimdi geldik Pi Artworks’ün ikinci mekanına. Mavi Bahar’dan çıktığınızda hemen yokuşun başında göreceksiniz galeriyi.
Mustafa Horasan bu galeride sadece bir heykelini sergiliyor; serginin geri kalanı resimlerinden oluşuyor. Horasan çocukluktan başlayarak karşılaştığımız travmalar, gelenekler, ahlak değerleri, din öğretileri, kanunlar ve tüketim yönlendirmelerini ele alıyor. Bu işler Horasan’ın önümüzdeki ay yine Pi Artworks’te açılacak yeni sergisinin habercileri aynı zamanda.
Horasan’ın etkileyici resimlerinden sonra sıra Boğazkesen’deki Galeri Non’da. “Endüstri Devrimi Bitti. Biz Kazandık” sergisiyle Esat Başak konuk Galeri Non’a.
Adı gibi çarpıcı, ironik, sarsıcı bir sergi. Kurmalı oyuncaklar, gözlüklü böcekler, yani genetiği değiştirilmiş oyuncaklara rastlıyorsunuz. Bir de Başak’ın defterinin sayfalarından yapılan seçkilere. Her biri eğlenceli, düşündüren, sorgulatan imajlar.
Kent kültürü “Açık Şehir” sergisinde
Non’u ardımızda bırakıp muhteşem bir manav dükkanının önünden Tophane meydanına iniyoruz. Meydanın sağından ilerlediğinizde Rodeo ile karşılaşıyoruz. Burada iki sanatçı karşımıza çıkıyor: Can Altay ve Iman Issa. Duvarlarda Issa’nın 2009 tarihli “Triptik” serisi yer alıyor. Bunlar sanatçının üç ayrı eseri bir araya getirerek oluşturduğu çalışmaları: Issa’nın seyahatlerde çektiği fotoğraflar, o fotoğraflardan yola çıkarak stüdyoda kurguladığı fotoğraflar ve bunları tamamlayan parçalar.
Galerinin ortasında ise Can Altay’ın yerleştirmesi duruyor. Üstünün bir kısmı ayna kaplı bu yerleştirmede, sesin titreşimiyle hoparlörün üzerindeki kumlar harekete geçiyor.
Rodeo’dan çıkıp üst kata yani Depo’ya giriyoruz. Burada da yine Can Altay’ın imzasını taşıyan fakat bu defa eser sahibi değil; küratörü olduğu “Açık Şehir” sergisi var. Uluslararası Rotterdam Mimarlık Bienali’nin bir uzantısı olan, mimarlığı ve kent kültürünü temel alan sergi geniş bir alana yayılıyor.
Turunuzu İstanbul Modern’deki “Gelenekten Çağdaşa” sergisiyle bitirmenizi öneririz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder