25 Mart 2009 Çarşamba

parti1+parti2+...


Ayağımızın tozuyla döndük, kendimizi memleketin seçim tüketiminde bulduk. gökyüzü afişten görünmüyor, sesten çalışamaz hale geldik. malum, karşı köşedeki kahvehane de seçim bürosu oldu. beyoğlu'nda kimin kazanacağı konusunda hiç şüphemiz yok! mahallemizin sakinlerini yakinen tanımaktayız.dun, mahalleli başkan adayları da bizi tanımaya geldi.
once bir gurultu ve kalabalıgı peşisıra taşıyan ahmet misbah demircan teşrif ettiler. maaşlı fotoğrafçılar, korumalar, özel kalem müdürleri, asistanlar bayaa kalabalık ve oldukça profesyonel görünen bir ekiptiler. kuşkusuz, bunda zaten kazanacak olduğunu bilmenin ve o koltukta bir süredir ikamet etmenin de katkısı büyük. biz demircan'i daha yaşını başını almış sanırdık, değilmiş. benim dünkü liseyi kırmış çocuk halim kadar olmasa da, oldukça mahcup ve genç biri. ne vaadler verdi ne de ne yapmak istediklerini anlattı.mfö'nün mazhar'ı ile evli olduğu üstüne basarak tarafıma tanıştırılan biricik suden hanımı, bu seçim kalabalığına karıştırmışlar. belediye meclis üyesi filan olmak istiyor sanırım. demircan,bir sonraki sergiye gelmek istediğini söyledi. davetiye verdim. başkan gelince kurban değil ama kurdele keseriz artık :)))

az zaman geçti geçmedi, Chp'li başkan adayı teşrif ettiler: mustafa dolu. gene büyük bir ekip, bu kez çiçek verilmiyor ama aynı photoshoplu studyo fotografları ve içinde okunacak hiçbir şey olmayan broşürlerle.."burası çok çağdaş bir yer" diyen parti üyelerine tuhaf tuhaf bakıyoruz.. ve sanata-kültüre yönelik bir politika üretme kaygısı güdüyor mu  bu başkan adayları soruyoruz. ebru veyahut hat sanatı ya da atatürk'ün en sevdiği resimlerin ötesine geçebilecek bir vizyonları var mı? varsa nedir, nerde yazar bunlar?
bugun dogan hizlan bile belediyelerin kültür-sanata yaklaşımı konusunda yazmış. belediyelere soracak sorularımız var, dinlemek isteyen?

Hiç yorum yok: