20 Mart 2009 Cuma

Sharjah Bienal Al Qasimi/V.1


günler dolup taştığından yazmaya vakit bulmak güçleşiyor. önce
bienalden başlayalım:
sharjah bienali açılışı dün sabah sheikh'in katılımıyla gerçekleşti.
kırmızı halı seramonisi ve kulislerde "bu ilk kez oluyor" denilen el
sıkma töreni.. canlı yayın arabaları, sheik'in dublorleri, polisler,
siviller, plakasız limuzinler.. hersey oldukca tuhaftı. açılış
konuşması filan olmadı. burda "devlet erkanı" konuşmayı pek sevmiyor.

ne kadar az görünür ve konusursa o kadar iyi sanırım. ismi ve ardında
bıraktıgı imaj gucleniyor. sergi birkaç mekana yayılmış. ana mekan
sanat muzesi, karsısında tarihi bir alanın içinde birkaç mekan daha
var. müze, buraların en tarihi yeri-2 yıl önce yapılmış:)) o yuzden
duvarlara civi çakmak, ya da kırmak, bozmak hersey yasak! sanatcıların
kendilerine ait pavyonları var. her sanatcı bir ya da birkaç pavyon
alabiliyor. o alan içine işini yerleştiriyor. girişte halil'in
çalışması var. herkes ya işi görmeden geçiyor onunden-zira o portre
zaten hep ordaydı- ya da bayaa gülüyor sonra da korkuyla "bu halil
denen cocuk hala yasıyor mu" diyorlar. zira portrenin arkasına
gizlenmiş koskocaman bir kasa var. bildiginiz para kasası.. bu sabah,
bana sanatcısı kim bu işin diye soran televizyoncular halille
tanıstıktan sonra, taklidini yaptılar. cocuk sheikh gibi, halil sen mi
yaptın bu işi diyor digerine, o da evet efendim diye boynunu bukuyor.
sheikh halili tokatlıyor bi guzel:)) sabahın en eglenceli anı, bu tvci
cocukların esprileriydi.

sheikh muzeden esti ve gecti. jack ve isabel oyle el pence divan
durunca, buralara epeyce bi korku saldıgını anladık adamın.
seyh'le ortak bir işi çok begendik:)) japon sanatcı hiroyuki'nin son
teknoloji ile üretilmiş, led fotorafları. 2. dunya savası esnasında
çalışmaları kaybolan, yakılan, yok edilen friedrich isimli bir
sanatçının çalışmalarını, bugun yeniden üretiyor. ve bunu dunyanın
cesitli yerlerindeki 280 cekim sonucunda,imajları, kendi ürettiği bir
programla yanyana getirerek yapıyor. siyah duvarlarda, geçmişin
bugunden yeniden yapılmış imajları.. çok tuhaf bir hissiyatı vardı bu
işlerin. sanatcısı muthis bi adam. tum bu led teknolojisini, pleksi
cerceveleri, programlamaları hepsini kendi yapmıs. gercekten
inanılmazdı.
serginin girişindeki diğer işler, sıkıcı kavramsal ve dunyanın diger
tum sergilerinde görebileceginiz cinstendi. sadece salonun en arka
kısmındaki köpekli labirent çok etkileyici bir çalışmaydı. sanatcı,
austwitczteki katliamı çok taze bir anı gibi yeniden canlandıran bi iş
yapmış. simsiyah boyanmış bir labirentin içine yerleştirdiği küçük
projektörlerde köpekler gösteriyor. bunlar kudurmuş, çok sinirli
köpekler. siz karanlıkta yolunuzu ararken bi anda korkunc bir ses
arkanızdan sizi takip ediyor ve karsınıza bi ısık cıkıyor ama o ısık,
korkunc bir kopegın agzını gosteriyor. baya gerginlik yaratan bir
işti.
serginin devamı alt katta.
alt kata inerken sagda "insallah" yazan bir neon var. Larsen'in. burda
sanatcılar hep arapça neonlar kullanmayı tercih ediyorlar. sanıyorum
kaligrafik geliyor. baska bi sebebi olamaz. zira hem burda herkes
ingilizce konusuyor hem de zaten buranın halkı oyle sergi filan
gezmiyor. yani, sanatcılar baska kaygılarla bu arap harflerini
seviyorlar.
alt katta ayse erkmenin zannettigimiz ama onun olmayan ve gercekten
ayse erkmenin olan çalışmalar var.. erkmen, pavyonun yapmuk
duvarlarını ve ustte duran ısıgını "duzelterek" şimdi oldu diyen bir
iş yapıyor. her zamanki gibi, mekanla oynayan bir erkmen işiyle karsı
karsıyayız. erkmen sandıgımız iş de, pavyonun duvarlarının içinde,
iç içe duvarlar duvarlar duvarlar....

daha cok sey var anlatacak.
ama simdi sokaga cıkmak icin en uygun zaman:)

Hiç yorum yok: